4 Aralık 2007 Salı

DOMATES KALİTE KRİTERLERİ-2

RENK:

Domates ve ürünlerinin canlı rengi müşterinin seçiminde önemli yer tutmaktadır. Ayrıca yapılan çalışmalar kırmızı likopenin damar ve tümör ile ilgili rahatsızlıklarda önleyici etkisi olduğunu göstermiştir.
Bu yüzden genetik açıdan bu kalite kriterinin geliştirilmesinde ve imalat aşamasında korunmasında yarar vardır.
Meyvede klorofil nedeniyle oluşan yeşil renk zamanla karotenoid pigmentler ve özellikle betakaroten nedeniyle oranj olur. Bu renkte, likopen isimli kırmızı pigmentin biosentezi sonucu kırmızıya dönüşür.
Likopenin oluşumu, poligacturonasis denen ve fazla olması halinde meyvede yumuşamaya ve neticesinde çürümeye sebep olan bir enzimle ilgilidir.
Genetik olarak bu özelliğin geliştirilmesi amacıyla , mutasyona uğramış birçok genin kullanılabileceği gibi hibrit domateslerde kullanılabilir.
İyi bir kültür seçildikten sonra yetiştirme koşulları da renk kalitesine etki eder. Örneğin bitkiye fazla fosfat, potasyum ve azot ( özellikle amonyum nitrat şeklindeki formülasyonu ) uygulanması renk kalitesini arttırıcı etkisi olan kalsiyum ve magnezyum emilimini azaltır.
İklim şartlarının renk kalitesine büyük etkisi vardır. Sıcaklık 30 C yi aştığında ve gece gündüz arasında sıcaklık farkı az olduğunda , betakarotende hiçbir problem olmamasına karşın meyvede likopen birikimi durur. Bu durumda olgun meyvede bile kırmızı-oranj arası bir renk gözlenir.
Fakat meyve gelişiminde renge en büyük zararı topraktaki mineral dengesizliği verir. Bunun sebebi de yanlış gübrelemedir.
Özellikle denize yakın tarım arazilerinde ve bazen de denizden uzak yerlerde üreticilerin bir şikayeti olmaktadır. Henüz olgunlaşmamış domatesin sapa yakın kısımlarının beyaz renkte olduğu ve meyve boyuna kesildiğinde sap kısmından aşağı doğru uzanan bir beyazlığın olduğunu söylemektedirler.
Bütün çalışmalara rağmen bu probleme çare bulunamamasına karşın Amerikan bilim adamları bunun toprağın yapısı ve bileşimi ile ilgili bir şey olduğunu savunmaktadırlar. Toprağın yapısı ile ilgili olanı asidik ve kumlu oluşu ,bileşimi ile ilgili olanı ise topraktaki potasyumun magnezyuma oranıdır. İddialarına göre bu oran 0.25 in altına düştüğünde üründe bu probleme rastlanmaktadır.
Bunun önüne geçmek için ise iki seçenek vardır. Birincisi toprağa potasyum ve kalsiyum vermek ikincisi ise magnezyum oranı yüksek toprakta domates tarımı yapmamak. Birincisi ürünlerde katyonik emilim dengesini bozacağı için ikincisi daha mantıklı gelmektedir.
Bu tezden yola çıkarak şu söylenebilir ki ; problem olan ve olmayan topraklarda ciddi bir kimyasal analiz çalışmaları gereklidir.
Bu makaleye sonuç olarak günümüzdeki rekabetçi koşularda kaliteye gerekli değeri vermemiz gereklidir diyebiliriz.

Hiç yorum yok: